Ekonomist Serkan Gönençler dolar, altın ve borsanın röntegenini çekti

YENİÇAĞ – ÖZEL HABER / Büşra KAPAN

Ekonomist Gönençler, altın fiyatlarının faiz indirimleri ve jeopolitik risklerin etkisiyle zirveyi göreceği belirtirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz indirimine gidebileceği tarihe ilişkin öngörüsüne de vurgu yaptı.

DOLAR/TL KURU İÇİN SENE SONU BEKLENTİNİZ NEDİR?

TCMB enflasyonla mücadele stratejisinde TL’nin reel değerlenmesini önemli bir parametre olarak görüyor. Bu nedenle, küresel risk iştahında bozulma gibi dışsal bir faktör ya da yurtiçi kaynaklı olarak (örneğin politik gelişmeler) kurda sert yükseliş potansiyeli oluşsa bile, TCMB’nin enflasyon hedeflerini gözeterek TL’de çok fazla değer kaybına izin vermeyeceğini düşünüyoruz, ki döviz rezervlerinde son dönemdeki artışların TCMB’ye bu konuda önemli bir alan yarattığını söyleyebiliriz. Bununla beraber, TL’de reel değerlenme devam etmekle birlikte, jeopolitik riskler, küresel risk görünümü, mevsimsel faktörler ve dış ticaret dinamiklerini göz önünde bulunarak, kurlardaki tedrici artış eğiliminin son çeyrekte de sürmesini bekliyoruz. Baz senaryomuzda, sene sonu $/TL kurunu 38,00 olarak öngörüyoruz. Bununla beraber, reel değerlenme sürecinin 2024’ün geri kalanında daha güçlü bir şekilde sürdürülmesi ihtimalini de göz ardı etmiyoruz. Bu durumda, sene sonu ve yıllık ortalama tahminlerimizde aşağı yönlü risklerin olduğunu (örneğin $/TL’nin 37,00 civarında kalması) söyleyebiliriz.

BORSA İSTANBUL’DA SENE SONU NE OLUR? YATIRIMCILAR İÇİN UYARINIZ VAR MI?

Biz kabaca 2024’ün ikinci çeyreğinden itibaren hisse senetleri için temkinli bir görüşe geçmiştik. Bunun ana nedenleri mevduat başta olmak üzere diğer para piyasalarındaki getirilerin borsa için bir rekabet unsuru yaratması, son 2 senedir düşük baz ve enflasyon etkisiyle güçlü artan şirket karlarının doyum noktasına gelmesi ve reel düşüş eğilimine girmesi, global ekonomilerin yavaşlaması ve bunun ihracat için yarattığı güçlük ve tüm bunlar bir araya geldiğinde hisse senetlerinin getiri risk oranının yeterli olmaması idi. BIST-100 endeksinin son aylardaki aşağı yönlü baskılanmasını bu saydığımız unsurlara bağlayabiliriz. Biz faiz indirimi beklentileri başlayana ve kar daralmalarının ne zaman sona ereceğine ilişkin öngörülebilirlik oluşana kadar borsadan mevduat faizlerinin üzerinde bir getiri sağlamamasını beklememeye devam ediyoruz. Faiz indirimin zamanlamasının netleşmesi ise endekste öncelikle kabaca 11.000 zirvesinin aşılması ve sonrasında da yükselişlerin sürmesini tetikleyecek bir unsur olabilir. Bu açıdan, enflasyon verilerinde kalıcı düşüşe yönelik işaretlerin görülmesi faiz indirim beklentilerini destekleyeceğinden, endekste yükselişlerin de önünü açacaktır. Bizim halihazırda BIST-100 Endeks için hedefimiz % 13,086 seviyesinde bulunuyor. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu seviyeye yöneliş için öncelikle piyasada faiz indirim beklentilerinin net bir şekilde oluşması gerekiyor.

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRİM SÜRECİNE NE ZAMAN GİDER?

TCMB’nin son çeyrekte %1,5 seviyelerine gerilemesini beklediği mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon da ağustos itibariyle halen %3,0’ün üzerinde seyretmeye devam ediyor. Oysa, enflasyonun 2025 sonundaki hedef seviyelere yönelebilmesi için aylık enflasyonun önce %1,5, ilerleyen aylarda da %1,0 civarı seviyelere gerilemesi gerekiyor. Doğalgaz ve sigara zamları gibi (tek seferlik) unsurlar da Ağustos enflasyonu yükseltmiş olsa da, hizmet enflasyonunun katılığını koruması enflasyon beklentilerinin çıpalanması konusunda çok fazla mesafe alınamadığına işaret ediyor. Dolayısıyla, TCMB’nin faiz indirim sürecini başlatmadan önce, en azından Eylül ve Ekim ayı enflasyonlarının alt detaylarında özellikle hizmet enflasyonuna ilişkin bir iyileşme gözlemlemek isteyebilir. Özetle, TCMB’nin mevcut enflasyon görünümü altında Kasım’dan önce faiz indirim sürecine başlama ihtimali düşük görünüyor. “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” ifadesinin PPK toplantısı metinlerinde tutulması da bu ihtimali güçlendiriyor.

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİNİZ NEDİR?

İç talepteki yavaşlamanın ve kontrollü kur artışının (sene sonu $/TL: 38,00) devam ettiğini öngördüğümüz (varsaydığımız) baz senaryomuza göre, sene sonunda TÜFE enflasyonunu %45 olarak tahmin ediyoruz. Bu oran TCMB’nin enflasyon tahmin aralığının üst bandı olan %42’nin üzerinde kalıyor. Enflasyonun sene sonunda %42 seviyesine yaklaşması için kurda daha kontrollü bir artışa (örneğin $/TL’nin sene sonunda 35-36 aralığında kalması) ihtiyaç olabileceğini değerlendiriyoruz. Brent petrolün kalıcı bir şekilde 70 $ seviyelerinin altına yerleşmesi de enflasyonu bir miktar (%1-1,5 puan kadar) aşağı çekebilir.

FAİZ İNDİRİM SÜRECİNİN BAŞLAMASIYLA BERABER, BANKALARIN FAİZ ORANLARINDA MEYDANA GELEBİLECEK DEĞİŞİKLİK KREDİ TALEBİNİ ETKİLER Mİ?

Faiz indirim süreci kademeli olarak hayata geçebileceğinden, kredi talebinin hemen güçlenmesini beklememek gerek. Kredi talebinin hissedilir bir şekilde güçlenmesi 2025 yılının ortalarını bulabilir. Firmaların işletme sermayesi ihtiyacına bağlı kredi talebinin ise devam edeceğini söyleyebiliriz.

TÜRKİYE’Yİ EKONOMİK ANLAMDA NASIL BİR 5 YIL BEKLİYOR?

Türkiye ekonomisine ilişkin öncelikli hedef, enflasyonun yeniden tek haneli seviyelere indirilmesi olmalı. Bu yolda, öncelikle enflasyon beklentilerinin kırılması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın iyileştirilmesi gerekiyor. Bunun için, en azından enflasyon beklentileri kırılana kadar, para politikasında sıkılığın korunması ve büyüme hedeflerinden feragat edilmesi gerekebilir. Bu süreçte, maliye politikasında da dezenflasyonu destekleyici yönde sıkı duruşun korunması da önemli. Bu açıdan, harcamalarda tasarrufa gidilirken, vergi politikalarında doğrudan vergilerin payının arttırılmasına yönelik adımların atıldığını görebiliriz. Cari açığın kalıcı olarak düşük seviyelerde kalması için de üretimin ithal hammaddeye bağımlılığının azaltılması amacıyla sektörel teşvik politikaları da uygulanmaya devam edecektir. Enflasyonun tek haneli seviyelere yönelmesi hedefinde başarılı olunduğu ölçüde, ülkeye sermaye girişlerinde en azından 2018 öncesi seviyelere dönüş ve sürdürülebilir güçlü büyüme eğilimini korumak mümkün olacaktır.

FED FAİZ İNDİRİMİNE NE ZAMAN GİDECEK? FED’İN BU KARARI PİYASALARI NASIL ETKİLER?

Son dönemde istihdam piyasasındaki bozulma ve enflasyondaki ılımlı düşüş eğilimi nedeniyle FED eylül ayı itibariyle faiz indirim sürecini başlatacak. FED’in mevcut yumuşak iniş senaryosuna göre faiz indirimlerine 25 bazpuanlık adımlarla devam etmesi beklenmeli. Ancak, işsizlik oranında son aylardaki hızlı yükseliş nedeniyle, önümüzdeki dönemde hem finansal piyasaların seyri hem de FED’in alacağı aksiyonlar açısından istihdam verileri daha fazla önem kazanmış durumda. FED Başkanı Powell da zaten Jackson Hole konferansında yaptığı konuşmasında, bundan sonra para politikası kararlarında enflasyondan daha fazla işsizlik oranına odaklanacaklarını belirtti. İçinde bulunduğumuz dönemde, Çin ekonomisinin toparlanmakta zorluk çekmesini de dikkate aldığımızda, ABD büyümesine ilişkin açıklanacak veriler küresel risk iştahı için fazlasıyla belirleyici olacak gibi duruyor. Önceki aylarda geçerli olan kötü büyüme verisi = olumlu piyasa tepkisi yerine kötü büyüme verisinin olumsuz piyasa tepkisine yol açtığı bir süreç beklemek daha geçerli bir beklenti olacaktır. Örneğin, haftalık işsizlik başvurularında mevcuttaki ortalama 240 binlerden 300 binli seviyelere doğru yaşanabilecek yükselişler veya aylık açıklanan tarım-dışı istihdam artışlarının 100 binli seviyelerin altına sarkması bu süreçte resesyon beklentilerinin daha ciddi bir hal almasına yol açabilir. Özetle, kötü büyüme verileri, FED’in faiz indirim sürecini daha hızlı adımlarla sürdürmesine yol açsa da, piyasalarda ilk tepki olarak sert düzeltmeler görülebileceğini düşünüyoruz. Sonrasında, FED’den gelebilecek hızlı faiz indirimi adımları ise endekslerde yeniden rallilerin yaşanmasını sağlayabilir.

ONS VE GRAM ALTIN İÇİN SENE SONU TAHMİNİNİZ NEDİR?

Gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim döngüleri altın fiyatları için destekleyici olmaya devam edecektir. Altın fiyatlarını destekleyen bir diğer unsur da artan jeopolitik risk ortamında altına “güvenli liman” algısıyla oluşan talep. Jeopolitik gerginliklerin yüksek kaldığı ve ülkeler arası güvensizliğin arttığı bir ortamda merkez bankalarının rezervlerini çeşitlendirmek amacıyla altın alımlarına fazlasıyla ağırlık vermesi de altın fiyatlarını destekliyor. Bununla beraber, FED’in faiz indirim döngüsünün önden satın alınmış olması ihtimali nedeniyle, faiz indirimleriyle birlikte altın fiyatlarında bir düzeltme ihtimali de göz ardı edilmemeli. Ancak bu durumda da, devam eden ve son çeyrekte daha da kötüleşmesi muhtemel jeopolitik problemler potansiyel düşüşleri sınırlayacaktır. Özetle, ons ve gram altında yukarı yönlü eğilimin korunduğunu düşünüyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir