Gercekedebiyat.com yazarı Selim Esen köşesinde, bir grup lise öğrencisinin çıkardığı ‘Mavi’ isimli okul dergisinin genç yazar, şair ve ressamlarının Türk edebiyatını nasıl etkilediğini anlattı. Esen, Türk edebiyatına yeni bir soluk getiren Maviciler akımının nasıl başladığını öyle anlattı:
1950’li yılların başları…
Ankara’nın köklü okullarından Atatürk Lisesi’nde eskiden duvar gazetesi hazırlanırdı. Tarık Dursun K., Ülkü Arman ve Teoman Civelek öncülük ederlerdi bu girişime. Teoman, Posta Caddesi üzerindeki Yeni Hayat (Kürd’ün Meyhanesi) ile Şükran Lokantası’nın (Çelebi’nin Yeri) arasında sıhhi tesisat malzemeleri satan dükkân sahibinin oğluydu. Ahmet Oktay, Vural Eren, Aydın Köker, Çağlar Kırçak, Beyhan Cenkçi de okulun öğrencisiydiler.
Teoman, o sıralarda dört sayfadan oluşan Yol adlı dergiyi çıkarmıştı. Dergi tek sayıda kalmıştı.
1952 yılı ders başında edebiyat şubesi öğrencileri Bekir Çiftçi, Ülkü Arman, Teoman Civelek, Ümran Kıratlı bir edebiyat-sanat dergisi çıkarmaya karar verdiler. Dergiye isim arandı. Mahmut Makal’ın köy edebiyatından esinlenerek “Toprak” dediler, anlaşamadılar… “Mavi” de karar kıldılar. Cihan Sokak’taki Türk Dil Kurumu’na gittiler, Yayın Kolu Başkanı Nurullah Ataç’a çıktılar, dergi çıkarmak istediklerini söylediler.
Ataç, “Niye Mavi?” dedi. “İşte” dediler, “deniz ve gökyüzü maavidir. Bir sonsuzluğu ifade ederler, o yüzden Mavi” dediler.
Ataç’ın, “iyi olmuş” sözü üzerine hazırlıklara girişirler.
1952 yılının Ekim ayıydı…
Bekir Çiftçi’nin Selanik Caddesi 15 numaradaki apartmanın üst katında toplandılar, dergiyi hazırlamaya başladılar. Kimi hocalar Fransızcadan şiir çeviriyor, Matematik hocası Fethi Yücel (Boksör Fethi), Resim hocası Eşref Üren, edebiyat hocası Şevket Bohça yazılar veriyor ve Mavi çıkıyordu.
Tarih, 1 Kasım 1952’ydi. Aylık çıkacak, fiyatı 25 kuruş olacaktı. Sahibi ve yazı işleri sorumlusu Teoman Civelek görünüyordu. Bir “Sunu” yazısı kaleme almıştı Civelek: “Mavi’nin Düşündükleri”…
Füruzan Hüsrev Tokin “Büyük Uyanış”, Şahap Sıtkı İlter “Nesil Meselesi” yazılarını yazmışlardı. Bekir Çiftçi’ nin “Kilometre Taşları”, Teoman Civelek’in “Pul” şiirleri aynı sayfada yer alıyordu.
Turgut Zaim “Pazar yeri” resmiyle, “Mavi” başlığının hemen altındaydı.
Diğer sayfalarda Ülkü Arman, Özer Yılmaz, Vural Eren, Hasan Şimşek, Enis Turgut Sungur, Erhan Çağlı’nın şiirleri, İlhan Müstecaplıoğlu’nun hikâyesi, Fakir Baykurt, Füruzan Hüsrev Tökin, Hümeyra Şaman, Selçuk Özençi, Sami Karabatı, Cahid Alp, Alparslan Kızıltuğ’un yazıları vardı. A. G. Gardiner ile Henri Bergson’dan da iki çeviri yer alıyordu.
Bin adet basılan ilk sayı, dört yüz kadar sattı. Özellikle İzmir’de ve Tarsus Amerikan Koleji’nde ilgi gördü.
Mavi’nin ikinci sayısında ölüm yıldönümü nedeniyle Orhan Veli’ye yer verildi. Üçüncü sayıda, tiyatro, sinema ve müzik haberlerinin yer aldığı bir köşe açıldı. Resimle ilgili yazıları Eşref Üren kaleme alıyordu. Teoman Civelek’in Peyami Safa ile konuşmasına dördüncü sayıda yer verildi. Sekizinci sayı, İstanbul’un fethinin yıldönümüne rastladı. “Fetih Özel Sayısı” olarak okuyucuyla buluştu.
SAYILAR İLERLEDİKÇE ÖVGÜ ve YERGİLER DE ÇOĞALIYORDU
Örneğin, Sait Faik şöyle diyecekti: “’Mavi’ güzel dergi, ama biraz daha kavgacı, biraz daha deli olsa rengine zarar gelmez. Denize baksanıza; nasıl hırçındır. Bayılırım hırçın dergilere…” (“Mavi Üstüne”, Mavi, Sayı 13, 1 Kasım 1953, s.1).
Liseli öğrencilerin edebiyat sevgisinden doğan Mavi’nin belli bir çizgisi yoktu. “Dergiye ne bulurlarsa koyuyorlar” diyen Ahmet Oktay bu yüzden uzak durmuştu okul arkadaşlarından. Aslında o da aynı yaşlardaydı; ama daha birikimliydi. Şiir yazıyordu. İlk şiiri 1948’de Gerçek dergisinde yayımlanmıştı. Kaynak Dergisi’nde çıkıyordu şiirleri. Mavi’ye ne şiir ne de yazı veriyordu. Şöyle diyordu:
“Ünlülerden yazı ve şiir istenirken, yazarların siyasal/sanatsal görüş ayrılıkları önemsenmiyor; bu yüzden de dergi bir ‘yamalı bohça’ izlenimi veriyordu. Dergide yazan ve ortak durumunda bulunan Bekir Çiftçi ile Ülkü Arman, okul arkadaşlarımdı ama ben ‘toplumcu’ sanattan yana olduğumdan ‘Mavi’de yazmayı düşünmüyordum.” (Ahmet Oktay, “Mavi Bir Dergi Olarak Beklentileri Karşılamamış, Sadece Haber Vermiştir”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı 61, 1 Aralık 1982, s.3).
Ne var ki, Bekir Çiftçi’nin ısrarına dayanamayan Ahmet Oktay, dergide göründü. Atilla İlhan’ın dergide yazmayı kabul etmesinden sonra Ahmet Oktay “Ben de şiirlerimi veririm,” dedi.
Mavi, genç şairleri, şiirlerini tanıtıyordu.
ATTİLA İLHAN ve MAVİ
Atilla İlhan’ın görünmesiyle, Mavi, daha tutarlı bir çizgiye oturacaktı. Liseli öğrencilerin şiir heveslerini giderdikleri bir yer olmaktan çıkacaktı dergi.
İlhan’ın “Sosyal Realizmin Münasebetleri yahut Başlangıç”, “Sosyal ve Estetik Bir Platform Lüzumu”, “Sosyal Realizmin İktisadi ve Sosyal Tutumu” gibi yazıları dergi sayfalarında yer aldı.
Kendisini “sosyal realist” olarak tanımlayan Atilla İlhan, “gizli bir başyazar” olarak dergiye ‘Kemalist’ çizgisini yansıtmanın ötesinde, özellikle “Garip” şiirini merkeze aldığı bir dizi polemiğin de ateşleyicisi oldu.
Derginin 25. Sayısında sorumluluğu Özdemir Nutku üstlendi. Bazı isimler ayıklandı, yeni isimler yer aldı: Demir Özlü, Orhan Duru, Demirtaş Ceyhun, Asaf Çiyiltepe, Tevfik Akdağ, Yılmaz Guruda, Ferit Edgü, Engin Ünsal, Sermet Çağan, Muzaffer Erdost, Hilmi Yavuz, Tahsin Yücel, Behiç Duygulu, Oğuz Arıkanlı, Ece Ayhan, Orhan Çubukçu, Bumin Güney (Fikret Hakan), Fakir Baykurt, Füruzan, Edip Cansever, Cemal Süreya, Tarık Dursun K., Güngör Rona, Güner Sümer, Hasan Şimşek… Mavi’deydiler.
Mavi, artık, 1950’lerin okul dergisi olmaktan çıkmıştı…
Maviciler, Mor Salkım’a giderlerdi. Neresi Mor Salkım? Bekir Çiftçi anlatıyor:
“Gençlik yıllarımda Missuri vardı … (Sakarya Caddesi ile Bayındır I sokağının kesiştiği köşede 1946 yılında açılmıştı) yalnız bu Missuri adına büyük tepki duyduğumuz, Amerikan adı filan diye, anti-emperyalist bir kökenimiz olduğu için, biz oraya, ‘Mor Salkım Meyhanesi’ dedik. Ahmet Oktay da yazmıştır. Önde daha pahalı bir kısım var. Bir de arka taraf var, kışın kapatırlar; fakat yaz aylarında açık orası. Orada mor salkımlar. Kesmemişler. Kış mevsiminde kapatsalar bile mor salkımların gövdesi içerde kalıyor. Yazın açıldı mı, mor salkımlar altında oturuyoruz. İşte, paranız neye yeterse onu içiyorsunuz.”
Atilla İlhan’ın dergideki yazıları kimi okuyucuda, “Mavi Bolşevik”. “Mavi komünist” cephesinin oluşmasına yol açtı. Mavi yazarlarına “Atilla İlhan’ın mahalle takımı” dediler (Bekir Çiftçi, Mavi, Sayı 25, Mayıs 1955, s.4).
Nisan 1956’da 32 sayıya ulaşılmıştı dergi. Son sayı, “Son Mavi” adını taşıyordu. Mavi’yle yola çıkan dört liseli genç; Teoman, Ülkü, Ümran ve Bekir erken yaşlarında aramızdan ayrıldılar. Dergide yazı ve şiirleriyle yer alanlar da…
Kader, bir okul dergisinin ağlarını işte böyle örmüştü.